28.10.2008

İşte o an...

Bir futbolcu için dünyanın en güzel anlarından birisidir gol sonrası yaşananlar. Tabi ruh haliyle orantılı olarak. Sahalarda gördüğümüz yüzlerce çeşit gol sevinci vardır. Belki nicelerini görmedik henüz. Bazen içi içine sığmaz insanın, deli gibi koşup bağırmak ister. Bazen sarı kart göreceğini bile bile formanı çıkarırsın, bazen sevincini paylaşmak için kendini seyircinin kucağına atarsın. Bazen de durur köşe gönderine dikilmiş bayrakla samba yaparsın. Bunun cezası yokmuş öğrenmiş olduk 19 ekim 2008 Galatasaray - Trabzonspor Maçında.

Geçen sene Şampiyonlar Liginde inanılmaz maçlar çıkaran, çoğu zaman takımını sırtlayan oyuncu olan Deivid de gol sevincini ilginç şekillerde yaşayanlardan birisi. Uzun zamandır süren sakatlığından dolayı sahalarda olmayışı, ardından annesini kaybetmesi ve çimlere döndüğü ilk karşılaşmada tekrar golle buluşması bütün biriken duyguların dışavurumunu farklı bir şekilde göstermişti. Birden hıçkırıklara boğulan Deivid, gol sevincini çok unutulmayacak şekilde yaşayanlar arasında...

Bazen de öyle efsaneler gelir ki yaşadığı tüm sevinçlerin ve üzüntülerin hakkını verir. Bir futbolcu düşünün, kendi doğum günü, eşinin doğum günü, oğlunun doğum günü, kızının İstanbul'da dünyaya gelmesi ve bunun gibi bir çok özel günde maçlara çıkıp gollerini atmaya devam etmiş... Bir futbolcu düşünün, aynı sezonda hem annesini hem babasını kaybetmiş ama performansından, şık gollerinden, akıllara durgunluk veren çalımlarından bir şey kaybetmemiş. Bizlere gerçekten önemli başarılar kazandıran, unutulmaz anlar yaşatan ve yıllar geçse de Metin Oktay ile birlikte akıllarımızdan çıkmayacak olan bir isimdir Gheorghe Hagi... Bu duruşunla kal akıllarımızda ve kulaklarımızda "I Love You Hagi" nidalarıyla...

Hiç yorum yok: