27.10.2008

Eskişehirspor vs. Galatasaray


An itibariyle (gece 12 gibi yazdım bu yazıyı) maçın hakeminin hızını alamayarak bir sarı kart da bana gösterdiği, uzandığım yerden fırlayarak bu satırları yazmaya başladığım karşılaşmadır.



İstatistiksel bilgi vermeyi pek beceremem ama galiba benden başka sahada 3 yada 4 oyuncu daha kalmıştı kart görmeyen. Maçı bitirirken gözünü Ayhan'a dikmişti zaten hakem Fırat Aydınus. Gözleriyle belli bir süre takip etti, hatta elini sıkmak isteyen Eskişehirsporlu futbolcuyu bile iplemeyerek gözünü Ayhan'dan ayırmadı.


Bana göre hakem baştan sona maçın hâkimiyetini kaybetmiştir. Konuşulmayan hatta maç özetlerine bile girmeyen, Nonda'nın ceza sahası ön çizgisinde resmen yere düşürülüşü ve verilmeyen bir serbest vuruş var. Maç daha 1-0 şeklindeydi yanılmıyorsam. Sonrasında Ayhan'ın golü, Baros'un eliyle temas ettiğine inandığım fakat her ne şekilde alırsa alsın kusursuz bir vuruşla topu ağlarla buluşturması. Ardından da en az orta hakem kadar basiretsiz yan hakemin, ofsayt mı değil mi tartışmaları yüzünden 5 Galatasaraylı futbolcunun sarı kart görmesine sebebiyet vermesi. Arkadaşım kararlı ol biraz eğer sen o bayrağı kaldırdıysan indirme, indirdiysen de orta hakemle konuş ki, itiraz eden onca futbolcu zarar görmesin. Hakem kararına itiraz tamam çözümsüz denklemdir gibidir, fakat burada birbiriyle aynı görüşte olmayan iki hakem var, top kaleye girmiş ve oyun durmuş. Yan hakemle istişare edersin, ya ortaya doğru koşup golü verirsin yada elini kaldırıp endirekt serbest vuruşa karar verirsin. Ama sevgili hakemimiz Aydınus yardımcısıyla konuşmadan kararını verdi, ortalığın karışmasını izledi ve sıra dayağı şeklinde sarı kart gösterdi bütün sınıfa.


Üçüncü golü tartışmaya gerek duymuyorum , zaten bunu tartışan futboldan anlamıyordur. Aynı şekilde 4. Golde de tartışılacak bir taraf yok, eleştirilecek çok şey olsa da... Galatasaray açısından hiciv bölümüne geçmedik henüz. Saygıdeğer hakemi bitirirsek oraya da geleceğiz inşallah.



Hakemin zafiyet gösterdiği bir diğer nokta, atılan gollerden sonra yapılan anonslarda. Alışılageldik olan nedir? Dakika söylenir, "takımımızın golünü atan futbolcuuu" diye bir uzatılır, duruma göre adı yada soyadı söylenir, taraftar da söylenmeyeni söyler. Bu bazen 2-3 kez tekrarlanır. Buraya kadar normal her şey, her hangi bir kural ihlali yok. Anacak Eskişehirspor'un attığı her golden sonra bütün bunlarla birlikte "en büyüükkk..." diye bağırıp taraftarı da "eskişehhiirrrr...." diye bağırtmak nedir? Hani anons yoluyla tezahürat yapmak yasaktı? Bu bir kural ihlali değil midir? Maçın orta hakemi duymadı diyelim, dördüncü hakem de mi duymadı? Bu yüzden Eskişehirspor'a ceza gelecek mi? Birisi bunu bana açıklarsa sevineceğim.


Gel gelelim sevgili Galatasarayımıza ve sayın Skibbe'ye...


Divan edebiyatı okuyanlar bilirler, lirik ve aşk şiirlerinden hariç iki türlü şiir daha vardır. Birisi methiye, diğeri de hiciv. Methiye yazması en kolay olanlardandır. Hiciv ise her zaman yazılmayan, bazen kellenize bile mal olan, hem ustalık hem de yürek isteyen bir tarzdır. İşte bu noktadan hareketle Galatasarayımızı iyi gününde methettiğimiz kadar da kötü gününde hicvetmek gerekir. Elimizden bulunan ve sakatlıklardan muzdarip kadromuzda bariz bir orta saha sorunu ve buna dayalı bir savunma sorunu var. Geçen hafta her ne kadar Trabzonspor karşısında golünü atmış olsa da, korner direğiyle yaptığı dans sonrası ikinci sarıdan kırmızı görmesi gereken ama az gecikmeyle elle müdahale ettiği top sonrasında ikinci sarıdan kırmızı gören bir Lincoln eksiği vardı bu hafta. Sorumsuzluk mudur? Evet.. Cezalandırılması gerekir miydi yönetim tarafından? Bence bu da evet... Neyse, Lincoln öyle yada böyle eksik, orta alanda Ayhan'ın yalnız kalacağı gün gibi ortada. Peki sormak istiyorum sayın hocam, ayağına hakim, akıllı bir oyuncu olan Oz Büyücüsü Harry Kewell bu maçta oyun kurucu olarak kullanılamaz mıydı? Bence kullanılırdı, Ayhanla birlikte gayet de başarılı olurdu. Sağ kanada Yaser Yıldızı koyup belki böyle bir çözüm düşünülebilirdi. Ama işin aslı Eskişehirspor maçına çift forvet çıkmamakla ilgili. Yaser de forvet zaten diyenler çıkabilir. Fakat şu an kadroya baktığımızda Sabri'den sağ bek, Meira'dan ön libero olabiliyor. Yaser de pek tabi sağ açık oynar. Oyun kurgusu bu şekilde olsa ve tek forvet çıkılsa idi ben bu maçın daha farklı biteceğine inanıyorum, hem de hakemlere rağmen.


Servet-Emre ikilisi zaten akıllara zarardı bu gece. Orta sahadan başlayan savunma zafiyeti bu maçta da maalesef kendini gösterdi. Sen 3 kulvarda mücadele eden, şampiyonluğun en güçlü adayı bir takımın futbolcususun. Meria, Servet, H.Balta, yada Emre fark etmez. Sen bugün Anadolu takımlarıyla yaptığın karşılaşmalarda bir maç Yusuf Şimşek'i tutama, bir maç Souleymane Youla'yı tutama... Kim kaldı geriye Allah aşkına? Her takımda böyle bir oyuncu var aşağı yukarı. Çok koşan, adam geçen, hata kollayan. Bu sene lig her senekinden zor ve bu tip adamları tutamayıp deplasmanlardan puan kaybedersek işimiz zor. Diğer herkesin işi de aynı şekilde zor...


Bana göre kaleci De Sanctis birinci golde bariz hatalıydı. Ya hiç çıkmaması gerekirdi yada daha hızlı çıkıp tereddütte kalmaması... Ama diğer gollerde yapabileceği çok bir şey yoktu. Öyle yada böyle 3 puanı Eskişehir'de bırakarak İstanbul'a döndük. Şimdi vakit kaybetmeden önümüzdeki maçları düşünüp hazırlanma zamanı. Umarım kaybedilen puanlardan ders bari çıkarıyoruzdur. Bu arada Yusuf Şimşek'e önlem alması gerektiğini söylemeyen Ümit Davala ve Edwin Boekamp takımdan kovulduysa, aynı kısas Youla'ya önlem alınmadığı için de geçerli olacak mı çok merak ediyorum. Bu futbolcuları Skibbe'nin de analiz ediyor olması gerekmez mi?

Hiç yorum yok: