Büyük takımlar yıldız transferler yaparlar, Uefa.com'a manşet olurlar, dış basında yankı yaparlar, taraftar sevinçten havalara uçar, kulübün resmi sitesinden uçağın geliş saati falan açıklanır, Atatürk Havalimanı stadyuma döner, meşaleler, tezahüratlar diz boyu... Her şey güzeldir, herkes mutludur. Transferi gerçekleştirilen yıldız futbolcu korumalar ve kulüp yöneticisi eşliğinde pasaport kontrolünden çıkar, dış hatlar terminalinin kapısına doğru ilerler ki o mahşeri kalabalığı görür karşısında. Dünyanın çoğu yerinde göremeyeceği bir tablo vardır karşısında. Anlık bir şok yaşar ve araca doğru ilerler kafile. O esnada polis ablukası yetişir imdatlarına. Kalabalığı yararak yıldız transferin ilerlemesini sağlar.
O üzeri kapalı alan daha bir yankılanır yapılan tezahüratlarla, meşaleler yakılmıştır ve göz gözü görmüyordur. Nefes almak bile güçleşir kimi zaman. Taksiciler kornalarına basarlar bir yandan. Futbolcu daha bir heyecanlanmıştır ve gördüğü manzara gerçekten tarifsizdir. Hatta ilk kez basın karşısında konuşuyorken o klişe cümleler dökülür ağzından:
- Çok büyük bir kulübe geldiğimin farkındaydım ama havalimanında gördüklerim beni çok etkiledi. Burası gerçekten çok büyük bir kulüp, Türkler çok sıcakkanlı insanlar. Taraftarımıza layık olmaya çalışacağım ve elimden gelenin en iyisini yapacağım.
Evet, bu şekilde karşılanan futbolcuların %90'ı benzer cümleler kurarlar. Buraya kadar anlattıklarımız hep bilindik şeyler. Dün de oldu, bugün de oluyor, yarında olacak. Galatasaray taraftarı da yapıyor bunu, Fenerbahçelisi de , Beşiktaşlısı da. Aslında güzel bir olay, karşı değilim. Gelen insanın kafasındaki ilk izlenim aslında çok önemli. Geldiği takımın büyüklüğünü ve olayın ciddiyetini anlaması açısından bu tarz bir karşılama aslında abartı değil. Benim bugüne kadar Galatasaray transferleri içerisinde en abartılı bulduğum karşılama Lincoln için oldu. Tamam, büyük beklentilerle gelen bir oyuncuydu. Oynadığı birçok maçta nefeslerimiz kesti belki ama hatırlayanlar varsa ultrAslan resmen çığırdan çıktı o gün. Umarım o tip bir sahneyi başka bir karşılamada görmeyiz. Ben şahsen sıkı bir Galatasaray taraftarı olarak o sahnelerden hiç haz etmemiştim.
Bugün yine müthiş bir transfer var. Yine havalimanına gidenler olacak. Umarım korktuğum sahneler yaşanmaz. Gerçi havanın soğuk olması epey etkileyecektir giden kişi sayını ama… Gencecik bir yetenek geliyor yine Premier Lig'den: "Giovani Dos Santos" Kim ne derse desin büyük başarıdır Haldun Üstünel ve Galatasaray adına. Yarım sezonluğuna kiralık gelse de heyecanlandırmıştır herkesi. Ara transfer döneminde yapılan işlerin en büyüğünü Haldun Üstünel çıkardı. Önceki senelerde sezon başında bile bu kadar sükseli transferler bir arada yapılmadı. O yüzden Haldun Üstünel’e kadar teşekkür etsek yetmiyor gibi sanki.
Şimdi gözler Rijkaard’a çevrildi. Elinde muhteşem bir kadro, birbirinden yetenekli gençler var. Defans hattı biraz daha belirgin olsa da orta saha ve hücum hattı gerçekten hem zor hem güzel bir hal aldı. Kimin oynayıp kimin takımdan gideceği belli değil. Bir yanda Nonda, diğer yanda sihirbazımız Dady Cool’umuz Kewell. Gönlüm hiç razı değil ikisinin de gitmesine. Aykut biraz daha güven veriyor olsa gözümü kırpmadan Leo Franco’yu gönderirim takımdan. Tabi bunun için de biraz beklemek gerek çünkü önünde Gökhan Zan gibi istikrarsız ve güven vermeyen bir adam oynadı. Servet tam adapte olamadı, geçen seneki performansından eser yok. Bu sene ben de takımı tam olarak izleyemedim ama gördüğüm kadarıyla bizim esas sorunumuz geri dörtlüde. Takım bir şekilde gol atıyor ama gol yemeden edemiyor. Bazen kaleci hatası bazen defans hatası. İkinci yarı itibariyle maçları da yakından takip edecek olmamdan dolayı daha net yorumlar yapabileceğim artık.
Leo Franco’nun kaldığını ve gidecek isimlerin Nonda ve Kewell olduğunu varsayarsak önümüze daha net bir tablo çıkıyor. Kewell henüz sözleşme yenilemedi ve birkaç sürecek bir sakatlığı var. Yönetim sezon sonundan başlayan bir sözleşme istiyor Kewell’dan. Sakatsın sana para vermeyiz diyorlar. Aynı yönetim 2,5 senedir Linderoth gibi bir adama sabretti ama Kewell’a birkaç ay sabredemiyor. Taraftarın en çok sevdiği futbolcuların başında bu adam. Hatta kendi adıma söyleyebilirim ki en sevdiğim futbolcudur Galatasaray takımında. Çoğu zaman Arda ile yarışır benim gözümde, ki geçtiği zamanlar da olmuştur.
Forvet hattına yapılan Jo transferi, Baroş’un sakat olması, ve bugün yapılan bir diğer transfer Dos santos. Jo Avrupa maçlarında yok, Baroş sakat. Dos Santos’un yanında oynayacak isim aslında belli: Nonda. İşte bu yüzden gönderilmesi en muhtemel isim Kewell. Ama gönderilmesini en son isteyeceğimiz isim de kendisi. Ne olacak tam bir muamma, birkaç gün içerisinde belli olacak. Ya çok sevineceğiz, ya çok üzüleceğiz. Sevinirsek kimin gittiği önemli olmayacak. Biliyoruz ki Kewell kaldıktan sonra gerisi önemli değil. Ama üzülürsek bu kesinlikle Kewell için olacak, giden başka bir isim için değil.
O yüzden daha önce eşi benzeri olmayan bir veda yapılmalı Kewell’a eğer gönderilecekse. Nasıl karışılıyorsak gelirken, giderken de öyle uğurlamalıyız Dady Cool’u. Karamsar bir tablo çizmiş olabilirim ama durum bana göre böyle.
O üzeri kapalı alan daha bir yankılanır yapılan tezahüratlarla, meşaleler yakılmıştır ve göz gözü görmüyordur. Nefes almak bile güçleşir kimi zaman. Taksiciler kornalarına basarlar bir yandan. Futbolcu daha bir heyecanlanmıştır ve gördüğü manzara gerçekten tarifsizdir. Hatta ilk kez basın karşısında konuşuyorken o klişe cümleler dökülür ağzından:
- Çok büyük bir kulübe geldiğimin farkındaydım ama havalimanında gördüklerim beni çok etkiledi. Burası gerçekten çok büyük bir kulüp, Türkler çok sıcakkanlı insanlar. Taraftarımıza layık olmaya çalışacağım ve elimden gelenin en iyisini yapacağım.
Evet, bu şekilde karşılanan futbolcuların %90'ı benzer cümleler kurarlar. Buraya kadar anlattıklarımız hep bilindik şeyler. Dün de oldu, bugün de oluyor, yarında olacak. Galatasaray taraftarı da yapıyor bunu, Fenerbahçelisi de , Beşiktaşlısı da. Aslında güzel bir olay, karşı değilim. Gelen insanın kafasındaki ilk izlenim aslında çok önemli. Geldiği takımın büyüklüğünü ve olayın ciddiyetini anlaması açısından bu tarz bir karşılama aslında abartı değil. Benim bugüne kadar Galatasaray transferleri içerisinde en abartılı bulduğum karşılama Lincoln için oldu. Tamam, büyük beklentilerle gelen bir oyuncuydu. Oynadığı birçok maçta nefeslerimiz kesti belki ama hatırlayanlar varsa ultrAslan resmen çığırdan çıktı o gün. Umarım o tip bir sahneyi başka bir karşılamada görmeyiz. Ben şahsen sıkı bir Galatasaray taraftarı olarak o sahnelerden hiç haz etmemiştim.
Bugün yine müthiş bir transfer var. Yine havalimanına gidenler olacak. Umarım korktuğum sahneler yaşanmaz. Gerçi havanın soğuk olması epey etkileyecektir giden kişi sayını ama… Gencecik bir yetenek geliyor yine Premier Lig'den: "Giovani Dos Santos" Kim ne derse desin büyük başarıdır Haldun Üstünel ve Galatasaray adına. Yarım sezonluğuna kiralık gelse de heyecanlandırmıştır herkesi. Ara transfer döneminde yapılan işlerin en büyüğünü Haldun Üstünel çıkardı. Önceki senelerde sezon başında bile bu kadar sükseli transferler bir arada yapılmadı. O yüzden Haldun Üstünel’e kadar teşekkür etsek yetmiyor gibi sanki.
Şimdi gözler Rijkaard’a çevrildi. Elinde muhteşem bir kadro, birbirinden yetenekli gençler var. Defans hattı biraz daha belirgin olsa da orta saha ve hücum hattı gerçekten hem zor hem güzel bir hal aldı. Kimin oynayıp kimin takımdan gideceği belli değil. Bir yanda Nonda, diğer yanda sihirbazımız Dady Cool’umuz Kewell. Gönlüm hiç razı değil ikisinin de gitmesine. Aykut biraz daha güven veriyor olsa gözümü kırpmadan Leo Franco’yu gönderirim takımdan. Tabi bunun için de biraz beklemek gerek çünkü önünde Gökhan Zan gibi istikrarsız ve güven vermeyen bir adam oynadı. Servet tam adapte olamadı, geçen seneki performansından eser yok. Bu sene ben de takımı tam olarak izleyemedim ama gördüğüm kadarıyla bizim esas sorunumuz geri dörtlüde. Takım bir şekilde gol atıyor ama gol yemeden edemiyor. Bazen kaleci hatası bazen defans hatası. İkinci yarı itibariyle maçları da yakından takip edecek olmamdan dolayı daha net yorumlar yapabileceğim artık.
Leo Franco’nun kaldığını ve gidecek isimlerin Nonda ve Kewell olduğunu varsayarsak önümüze daha net bir tablo çıkıyor. Kewell henüz sözleşme yenilemedi ve birkaç sürecek bir sakatlığı var. Yönetim sezon sonundan başlayan bir sözleşme istiyor Kewell’dan. Sakatsın sana para vermeyiz diyorlar. Aynı yönetim 2,5 senedir Linderoth gibi bir adama sabretti ama Kewell’a birkaç ay sabredemiyor. Taraftarın en çok sevdiği futbolcuların başında bu adam. Hatta kendi adıma söyleyebilirim ki en sevdiğim futbolcudur Galatasaray takımında. Çoğu zaman Arda ile yarışır benim gözümde, ki geçtiği zamanlar da olmuştur.
Forvet hattına yapılan Jo transferi, Baroş’un sakat olması, ve bugün yapılan bir diğer transfer Dos santos. Jo Avrupa maçlarında yok, Baroş sakat. Dos Santos’un yanında oynayacak isim aslında belli: Nonda. İşte bu yüzden gönderilmesi en muhtemel isim Kewell. Ama gönderilmesini en son isteyeceğimiz isim de kendisi. Ne olacak tam bir muamma, birkaç gün içerisinde belli olacak. Ya çok sevineceğiz, ya çok üzüleceğiz. Sevinirsek kimin gittiği önemli olmayacak. Biliyoruz ki Kewell kaldıktan sonra gerisi önemli değil. Ama üzülürsek bu kesinlikle Kewell için olacak, giden başka bir isim için değil.
O yüzden daha önce eşi benzeri olmayan bir veda yapılmalı Kewell’a eğer gönderilecekse. Nasıl karışılıyorsak gelirken, giderken de öyle uğurlamalıyız Dady Cool’u. Karamsar bir tablo çizmiş olabilirim ama durum bana göre böyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder