Normal şartlar altında -buna kimyada kısaca "nşa" diyorlar- oyuna ve skora etkilerine göre bir sıralama yapacak olursak, ha bu arada tanıma bir de "medyanın da bilgilendirdiği" diye ekleme yaparsak iyi olur... Ne diyorduk; bir sıralama yapacak olursak;
- Futbolcular
- Teknik Direktörler
- Yönetim
- Taraftarlar
- Hakemler
- Medya
- Medya
- Yönetim
- Hakemler
- Futbolcular
- Teknik Direktörler
- Taraftarlar
Bir maç seyrediyoruz deplasmanda ne yaptığını bilmeyen futbolcular, 2-3 pas ayağa yapmaktan aciz, başka bir maç seyrediyoruz Benfica'yı dize getiriyor aynı oyuncular. Bir Sabri seyrediyoruz harikalar yaratıyor milli takımda, aynı Sabri'yi bir kaç gün sonra izliyoruz, yine makara konusu. Yine yaptığı ortalardaki isabet oranı tartışılır oluyor. Peki bütün bu puan kayıplarının sorumlusu tek mi? Bütün suç Skibbe'nin mi? Maç sonu kendi futbolcusu açıklama yapıyor; "Hoca bize yerden oynayın dedi, biz topu şişirdik..." Eee bilader pes... Futbolcu bile bunu söylerken, Herr Skibbe'yi yerden yere vurmak yanlış olur.
Bugüne kadar bana fena halde güven veren, FB maçında bile kendisine çok kızmadığım De Sanctis aldığı bütün topları anlamsız bir şekilde şişirdi, rüzgara karşı işemeye çalışan pervasız çocuklar gibi. Bu durumda n'apsın Herr Skibbe? Kadro %100 değişse anlarım, derim ki Skibbe Allah belanı versin bu adamlar kadroya alınır mı? Kadronun yarısı değişse yine hak veririm, "Sakatlıklar falan var ama yine yanlış tercihler yapıyorsun" Ama Galatasaray kadrosuna baktığımız zaman sabit oynayan adamlar çoğunlukta. De Sanctis, Servet, Balta, Ayhan, Meira, Kewell, Arda, Sabri... Bunun dışında son maçta Lincoln yoktu; eksikliğini hissettik mi derseniz, hem de fazlasıyla. Ama kadronun yarıdan çoğu değişmiyorken bir istikrarsızlık varsa bu teknik direktörden çok oyuncuların motivasyon eksikliğinden derim ben. Elbette motivasyonda konusunda teknik direktörlerin çok önemli payı var ama, unutmayın ki anlatabildikleriniz karşınızdakinin anlayabildiği kadardır.
Bu yüzden her beraberlik yada mağlubiyet sonrası Skibbe'yi yerden yere vurup, asalım, keselim, gönderilim demek yerine biraz da futbolcularda hata aramalıyız. Lig sonun da tablo ne olursa olsun, sonuna kadar bu takımın arkasındayız, yeni bir takımız; ve biliyoruz ki bu takım bu sene bizi tatmin etmese bile seneye ve ondan sonraki nice seneler bizi gururlandırmaya devam edecek... Tıpkı geçmişte olduğu gibi...
Uzun lafın kısası, sözü bağlayalım...
Kendi kendimize bir deplasman fobisi çıkardık gidiyoruz ya hayırlısı. İnşallah önümüzdeki Metalist ve Hacettepe maçlarını kayıpsız atlatırız da 13. haftada oynanacak olan bir diğer Ankara deplasmanından 3 puanla dönüp sözde deplasman fobimizi yeneriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder